bulaşık
bulaşık suyu
(Türkçe - Kurdish lüğət) :
arav.
BULAŞIK
(Türkçe - Türkçe Sözlük) :
s. 1. Bulaşmış olan. 2. Bulaşabilen. 3. Bulaşmış kap, kaçak.
BULAŞIK
(Rüya Tabirleri Sözlüğü) :
Bulaşık kapları birikmiş görmek dağınıklığa, Bulaşık yıkamak şükrü eda edilen nimete ve mutluluğa, Kurumuş bulaşık işleri vaktinde yapmamaktan kaynaklanan sıkıntılara delalet eder.
bulaşık
(Türkçe - İngilis lüğət) :
1. dirty dishes. 2. smeared, bedaubed, soiled; tainted. 3. disreputable, suspect, shady, unlawful, improper. 4. clinging, annoying, pestiferous. bezi dishcloth, dishrag. deniz mined waters. gemi ship with a bad bill of health. iş something unlawful, shady piece of business. makinesi dishwasher (machine). patenti foul bill of health. suyu dishwater. suyu gibi (tasting or looking) like dishwater.
bulaşıkçı
(Türkçe - İngilis lüğət) :
dishwasher (person).