alış
LİBERALİZM [İng. liberalism]:
(Sociological Dictionary) :
İnançlarda, siyasette ve ekonomide hürriyet prensiplerinin ve motodlarının faydalı olacağını savunan bir akımdır.Liberalizm, demokrasi ilkelerin, köleliğin kaldırılmasını, insanların hıristiyanî taassubdan kurtarılmalarını, kanun önünde eşitliği, genel oy hakkını, hükümetlerin halka sorumlu tutulmasını savunmuştur.Liberaller, korumacı bir geişmeden yana olan muhafazakârlardan ve kesin düzen değişikliğini savunan radikallerden siyasî, sosyal ve ekonomik bakış açılarıyla ayrılırlar.Liberallik, hürriyetçilik, serbestlik ve sınırsızlık, müdahalesizlik gibi anlamlara da gelmektedir. Ancak, hürriyetçiliğin bir ütopya haline getirilmesi örnekleri de görülmüştür. Buna göre, her şey zaman içinde tabii kanun gereği görünmeyen bir el tarafından dengeye kavuşturulacaktır. Devlet sadece güvenlik işleriyle ilgilenmeli ve ekonomideki yeri asgarîye indirilmelidir. İthalat serbest olmalı, gümrük vergileri indirilmeli,serbest rekabet esas alınmalıdır. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler liberalizmin parolasıdır.Liberalizmin doğşu sanayi inkılabıyla haber olmuş ve 1830'lara dayanmaktadır. İlk defa İngiltere'de dikkati çekmiştir. Liberal Parti ve manchester Ekolü bunun örneğidir. Ünlü liberal iltisatçılar arasında Adam Smith, David Ricardo, Jeremy, Bentham ve John Stuart Millyer almaktadır. 19 . yüzyıl sonlarına doğru, sosyal siyaset ve sosyal devlet anlayışının ön plâna çıkması, ekonomide ve sosyal sektörlerde devletin koruyuculuğunun ve tanzim edici rolünün hissedilmesiyle önemi azalmıştır. Ancak, küreselleşme ile birlikte hakim ekonomiler tarafından telkin edilmektedir.
MADDî KÜLTÜR [İng. Materialistic Culture]:
(Sociological Dictionary) :
Ziya Gökalp ve Mümtaz Turhan dahil bir çok yerli yabancı sosyolog, karmaşık bir nitelik taşıyan kültürü daha iyi değerlendirebilmek için maddî ve manevî açıdan ele almışlardır. Aslında her iki bakış açısı da bir madalyonun birbirinden kopuk olmayan iki yüzüdür.Maddî kültür; somut, fizikî özelliklere sahip, açık ve net olan kültür unsurlarıdır. Kullanılan araç, gereç, makine, tesis ve teknoloji gibi bir çok unsur bu bütün içine girmektedir. Maddî kültürdeki değişme, manevî kültürdeki değimeden daha hızlı görülmektedir. (Eröz, M. 1982, Erkal, M. E., 1993, Kurtkan, A., 1974)
MİLLİYETÇİLİK [İng. Nationalism]:
(Sociological Dictionary) :
Bir toplumda millî kültürü hâkim kılmak veya başka bir toplumun baskısından kurtulmak, bağımsızlığı kazanmak kadar sürdürebilmek için gerekli olan kültür ve siyaset eğilimleridir. (Ülken, H. Z., 1969)Milliyetçilik, milletlerin iç ve dış engellemelere rağmen, ekonomide, dış politikada ve kültürel alanda sistemli bir şuurlu bir şekilde kendi değerlerine, menfaatlerine, kimliklerine sahip çıkmalarıdır. Bu düşünce ve davranış şeklinden uzaklaşma, milletleri Dünya'da belirli merkezlerin ve tesirli ülkelerin siyasî, ekonomik ve kültürel açık pazarı haline getirebilir. Milliyetçilik, diğer milletlerin de varlığına saygı duyarak ve kendilerine de saygı duyarak toplumu her alanda yaşama hakkına sahip kılmaktır. Ne dışa kapanmaya, ne de diğer milletlere duygusal düşmanlıklara ihtiyaç vardır. Milletlerarası işbirliği ve dayanışma, millî menfaatlerden taviz verilerek elde edilemez. Milliyetçiliğin kanda, renkte ve kafatası şekillerinde değil; bir millete mensup olam şuurunda, milli ve dinî acılı ve sevinçli günlere, milli sembollere katılabilmede, kültür unsurlarından zevk ve pay alabilmede aranması gerekir. Milliyetçilik, sadece fikirde, duyguda yaşayan bir birliktelik değildir. Yaşanan bir şey olduğu için davranışlarda, tutumlarda kendisin müşahhaslaştırır (somutlaştırır). Tavır alışlar bütünüdür. Sadece resmi törenlerde kullanılabilen bir malzeme değildir.Milliyetçilik, milletlerin kalabalıklaştırılmamasının, coğrafyaların vatansızlaştırılmamasının garantisidir. Önce Türk insanının meselelerine eğilmeyi daha sonra da insanlığa yaklaşmayı gerektirir.Milliyetçilik, korumacılığı ve gelişmeciliği bünyesinde kapsar. (Bkz. Mahafazakârlık) Milliyetçilik hareketlerini sadece bir sınıfa has veya sadece 1789 Fransız İhtilâli'nin bir sonucu gibi "burjuöazi" ile özdeş görmek eksik bir bakış açısıdır. Milliyetçiliği, "ulusal kapitalizm dönemi" ne has bir görüş veya ideoloji olarak görmek de yanlıştır. Milliyetçiliği burjuvazinin ve kapitalizmin gelişmesinden doğan bir geçiş toplumuna ait düşünceolarak görmek de milliyetçiliğin Batıya has bir yorum çeşididir. Bilge Kağan'ın Orhun Abidelerinde Çin kültüründen etkilenilmemesi buyruğu, düşman saldırılarına karşı kuvvetli olunması isteği, "üstte gök çökmedikçe, alta yer delinmedikçe, senin ilini töreni kim bozar" dediği 730'lu yıllarda ne kapitalizm, ne de, burjuvazi vardı. (Bkz. Burjuvazi vardı.(Bkz. Burjuvazi) Milliyetçi düşüncenin sınıfı olmaz.Bazı düşünürler insanlık tarihin, milli menfaat çatışmalarının tarihi olarak da görürlerİslâm'da milliyetçilik değil; ırkçılık kabul göremz. İslâma göre üstünlük, "takva" dadır. İslâm, farklılıkları reddetmeyen ve onların üzerinde birlik (tevhid) arayan bir dindir. Her bir kavmin yaratılış ve varlık sebebini kavrayamayanlar, İslâmı da yeterince anlayamayanlardır.Sınırsız, vatansız, millî menfaatlerin terkedileceği, millî sembollerin dışlanacağı, milletlerin kendi milli varlıklarını ve kimliklerini reddecekleri bir dünya ütopyadır. (Bkz. Ütopya)Milliyetçilik din dışı bir ideoloji de değildir. Korunarak geliştirilmesi gereken milli kültür içinde din önemli bir sosyal müessesedir.Milliyetçilik ve onun sosyal ve ekonomik hayata somutlaştırdığı tavır alışlar, toplumu birleştirci ve yüksek bir ideal uğruna bütünleştirci bir rol oynarlar. Bu tavır alışlar ve davranış şekilleri, millet seviyesinde kabul görmüş ortak mutabakatların savunulmasıdır. Bunlar sadece herhangi bir sınıfı, tabakayı, aşiret veya boyu, siyah ve beyaz renklileri değil,milletin bütününü yakından ilgilendirir. Bu bakımdan, milliyetçilik bölen değil, birleştiren bir düşünce sistemidir. Milliyetçililğin tecavükâr şekilleri Türk tarihine yabancıdır.
RADİKALİZM [İng. Radicalism]:
(Sociological Dictionary) :
Latince kökten gelmektedir. Kök anlamını taşımaktadır. türkçede son yıllarda köktencilik olarak karşılık bulmuştur. Bu akımı temsil edenlere de radikal denmektedir. Radikaller,reformcu olmaktan çok, ele aldıkları konuyu kökten değiştirmeye kararlıdırlar. Bu ortak özellik aşarı liberal, sol ve sğ şeklinde farklı siyasi eğilimlere sıfat olarak eklenebilmektedir.İlk defa İngiltere'de 18. Yüzyılda dikkati çekmiştir. liberal ve muhafazakâr kanatların uçları radikal olarak isimlendirilmiştir.Radikalizm, köklü düzen değişikliği anlamını karşıladığı için, birbirine tamamen ters politik akımlara da bu isim verilmektedir, (Genel Ekonomi Ansiklopedisi, 1988)
SOSYALİZM [İng. Socialism]:
(Sociological Dictionary) :
(Bkz. Komunizm, Marksizm, Marx, Karl)