akçıl
Asalakçılık.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Tufeyliyye, Fr. Parasitisme, Al. Schmarotzerleben, İng. Parasitism). Başkalarının sırtından geçinmecilik... Tarihsel özdekçiliğe göre anamalcılık düzeni, ekonomik asalakçılıktır (parazitizm). Emperyalizm, geri kalmışların sırtından geçinmektedir. "Emperyalist devletlerin proleteryasının imtiyazlı bir zümresi de yüz milyonlarca uygarlaşmamış insanın sırtından geçinir". Mali oligarşinin gerçekleştirdiği bu düzen, anamal (sermaye) ihracı yoluyle, birçok kişilere hiç çalışmadan sadece hisse senedi kuponu keserek yaşamak imkanını sağlamıştır. Liberal yazarlardan J. A. Hobson'a göre de, "Egemen devletler, kendilerine bağımlıü lkeleri kendi egemen sınıfını zenginleştirmek ve alt sınıfları uslu durmaları için uyutmak amacıyle ekonomik parazitizme baş vurmuşlardır". Hobson, aynı anlamda Batı parazitizmi deyimini de kullanmaktadır: "Batı Avrupa'nın büyük bir kısmı, bugün Batı Avrupa'nın kimi bölgelerinin -örneğin Fransız Riveyarası, İtalya ve İsvciçre'nin turistlerin uğrak yeri olan kısımlarının- manzara ve karakterine bürünecektir. Doğudan kâr ve hisse alan küçük zengin aristokrat topluluklarıyle onlardan biraz daha kalabalık bir tüccarlar ve profesyonel memurlar topluluğu ve mamul ürünleri tamamlama sanayii ile ulaştırma hizmetlerinde çalışan daha da kalabalık bir işçiler ve yardımcılar topluluğu... Belli başlı endüstri kolları ortadan silinecek ve yan mamul ürünlerle besin ürünlerinin büyük çoğunluğu Asya ile Afrika'dan Avrupa'ya akmaya başlayacaktır. İşte Batılı devletler arasındaki daha geniş bir anlaşmanın bize sunduğu imkan böylesine bir Batı parazitizmidir. Böyle bir imkan gerçekleşirse, üstün sınıfları Asya ve Afrika'dan büyük bir haraç alacak ve bu haraç sayesinde artık eskiden oludğu gibi tarım ve sanai ürünleri üretmekle uğraşmayıp büyük çapta bir memur kitlesi besleyen ayrı bir egemen uluslar topluluğu ortaya çıkacaktır". bkz. Tekelci anamalcılık.
İnakçılık.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Nassiyye, Fr. Dogmitisme, Al. Dogmatismus, İng. Dogmatism, İt. Dogmitismo). Din ya da yetkelerce ileri sürülen düşünce ve ilkeleri kanıt aramaksızın, incelemeksizin ve eleştirmeksizin bilgi sayan anlayış... Temelde skolastik bir anlayıştır, günümüzde değişme ve gelişmeyi yadsıyan öğretileri ve anlayışı adlandırır. Özellikle metafizik öğretilerin tümü inakçı (dogmatik) öğretilerdir. Deney alanının dışında kalan bütün savlar inakçı olmak zorundadır. Bu zorunluk Tanrı sözünden başlayıp Aristoteles'in sözüne kadar genelleşmiştir. Örneğin ortaçağ Hıristiyan kültüründe herhangi bir kuralın gerçek sayılması için Aristoteles'in söylemiş olması yeter sayılıyordu. İnakçılığın zorunlu sonucu zorbalıktır. Deneylerle tanıtlanamayan kurallar, engizisyon işkenceleriyle tanıtlanmaya çalışılmıştır. İnakçılık, suçlu olmayanın ateşe atılsa bile yanmayacağı inancına kadar varmıştır. Bundan da ateşe atılınca yanan kişinin suclu olduğu sonucu çıkarılmıştır. İnak'ın herhangi bir yetkeye bağlanan bir zeriyi tanıtlanmış olarak kubul etmesidir. Örneğin ortaçağ skolastiğinde herhangi bir sözü Aristoteles'in söylemiş olduğunu tanınarak, o sözün doğruluğunu tanıtlamak demekti. Herhangi bir sistemde değişmez formüller düşlemek, bir düşüncenin tartışmasız kabulünü istemek, bilginin bağımlılığını söz önüne almaksızın her zaman ve her yerde geçerli saltık bilgiler olduğunu ileri sürmek inakçılıktır. bkz. İnak, Metafizik. Skolastik, İnan, inancılık, Eytişimsel Özdekçilik, Marksçılık.
ORTAKÇILIK
(Dictionary of Economics) :
Ürünün işledikleri toprağa sahip olmayan köylülerle tohprak sahibi arasında önceden belirlenmiş bir oranda ve ayni olarak paylaştırılmasını öngören işletme biçimi. Saf biçiminde yıllık ürünün yaklaşık yarısı toprak sahibine ödenir. Yarıcık deyimi ortakçılığın bu biçimi için kullanılmaktadır. Kiracılıkta toprak sahibinin aldığı götürü kira üründen bağımsızken, ortakçılıkta toprak sahibi ürün kaldırıldıktan sonra önceden belirlendiği oranda payını alır. 18. yy.da özellikle Güney Fransa ve İtalyanın bazı bölgelerinde yaygın olan ortakçılık, Osmanlı Devletinde timar sisteminin bünyesinde de vardı. 17. ve 18. yy.larda timar sisteminin çözülme sürecinde ortakçılık giderek yaygınlaştı ve 19. yy. ile Cumhuriyetin kuruluº döneminde en yaygin haline ulaºti. Türkiyede 1950lerde tarım da piyasa ekonomisinin ve metallaşmanın gelişmesine paralel olarak ortakçılıktan parasal kiracılığa geçiş başladı. Sonraki yıllarda ortakçılık giderek geriledi.
ORTAKÇILIK
(Dictionary of Economics) :
Bir tarımsal arazi üzerinde, girdilerin toprak sahibi, emeğin ise üretimi gerçekleştiren tarafından sağlanarak üretimin yapıldığı ve ürünün daha önce yapılmış anlaşma gereğince, toprak sahibi ve emeğini koyan arasında paylaştırılma ilişkisidir.
KURAKÇIL BİTKİ
(Environmental Glossary) :
[ Xerophyte ] Kurak koşullarda yaşayabilen bitki.