acılı
ORGANİZMACILIK [İng. Organicism]:
(Diccionario de Sociología) :
Sosyolojide mevcut okullardan birisidir. Ekonomik, mekanik ve coğrafyacı okullar gibi sosyolojinin ilgi alanına giren konulara bir boyutu ile açıklık getirmeğe çalışan sosyolojik bir yaklaşımdır.Bu anlayışa göre, toplum bir organizma gibidir. Organizmayı oluşturan, farklı fonksiyonlar meydana getirerek işleyen bir yapıyı şekillendiren organlara benzer bir yapılaşma toplumlar için de geçirlidir. Toplumu bir organizma olarak düşünen sosyal ilimcilerin sayısı oldukça fazladır. Ferdî organizma ile toplum arasındaki ilişkiyi kurarken hareket edilen nokta, bir organizmanın hücreleri, yani sosyal gruplar arasındaki işbölümüdür. Bu konu üzerine eğilen H. Spencer' göre, gerek ferdî organizmada, gerek sosyal organizmada benzer gelişme söz konusudur. İbnî Haldun'a göre de, toplumlar biyolojik bin sürece benzer olarak doğarlar, gelişirler ve çökerler. Organizmadan farklı olarak doğarlar, gelişirler ve çökerler. Organizmadan farklı olarak toplum hayatında bir kurumun fonksiyonunu yerine getirememesi veya fonksiyon dışı kalması (Bkz. Merton, R.K., Parsons, T.,) toplum hayatını sona erdirmez. Ancak, toplumda istikrarsızlığa ve düzeni aksatıcı bir durum sebeb olabilir. Bu durumda o kurumun zamana ve ihtiyaçlara uygun olarak yenilenmesi veya yeni bir kurumlaşmaya gidilmesi gerekebilir.Organizmacı veya biyolojik okulun mensupları arasında biyolojik faktöre ağırlık vererek veya biyolojik bir determinizm arayarak konulara yaklaşanlar da görülmüştür. Irkçılık olarak isimlendirilen, kan, kafatası ve renk esas alınarak ortaya konan değerlendirmelere göre, sosyal olaylar biyolojik faktörlere endekslidir. Bizi üstün ırk düşüncesine götüren bu anlayışın, sosyal olayları açıklama tarzı ve tek faktörcü yaklaşımı eksiktir ve kabul edilir değildir. nitekim, aynı ırka mensup toplulukların farklı milletler içinde yaşamalarından doğan kültür farklılıkları görülebilmektedir. Fart ve sosyal grupların sosyal yapıları, sosyal kurumları daha ziyade doğuştan sonra kazanılan özelliklere -kültüre-göre şekillenmektedir. (Fındıkoğlu, Z. F., 1971, Erkal, M.E., 1995)
AÇILIŞ BİLANÇOSU
(Diccionario de Economía) :
Yeni bir firmanın faaliyete başlamadan hemen önceki ya da faaliyet halinde bir işletmenin yeni bir hesap dönemi eşiğindeki durumunu yansıtır.Faaliyet halindeki işletmelerin dönem sonundaki varlıklarını, borçlarını ve sermayelerini saptamak üzere bir kapanış bilançosu düzenlemeleri ve kapanış bilançosundaki hesap bakiyelerini yeni dönem işlemlerini kayıt etmeye uygun duruma getirme amacı ile ayrıca bir de açılış bilançosu hazırlamaları çok eskimiş kayıt yöntemi; işletme varlıklarına, borçlarına ve sermayesine ait bölüm hesapların deftere kaydedilmesini gerektirir.
BANKACILIKTA KLİRİNG
(Diccionario de Economía) :
Takas da denir. Kliring işlerinin yapıldığı yere de takas odası denmektedir. Bankalar ellerindeki çekleri ayrı ayrı tahsil etmektense bir yerde toplanırlar ve bunları karşılıklı mahsup ederler. Böylece zaman, yer ve likidite tasarrufu sağlanmış olur.
KIYI BANKACILIĞI
(Diccionario de Economía) :
Genellikle serbest bölgelerde faaliyette bulunan,mübadele-denetim ve vergilemenin asgari düzeyde tutulduğu bir bankacılık türü. Serbest bankacılık olarak da adlandırılır. Bir ülkede bankacılık sektörü için düzenlenmiş yasa ve yönetmeliklerin tapsamı dışında kalan kıyı bankacılığının iki ön koşulu, bankacılık hizmetlerinden doğan gelirlerin vergilendirilmemesi ve bankaların döviz hesapları üzerinde herhangi bir sınırlama olmamasıdır. 1960lardan sonra Eurodolar piyasasının gösterdiği gelişme ve OPEC ülkelerinde biriken petrol gelirlerinin gideceği yerler araması kıyı bankacılığının gelişimnde önemli rol oynamıştır. Uluslararası mali işlemlerin oldukça liberal bir biçimde yürütüldüğü Honk-Kong, Panama, Güney Kore, Filipinler, Singapur, Bermuda kıyı bankacılığının yapıldığı en ünlü finans merkezleridir.
KORUMACILIK
(Diccionario de Economía) :
Dış ticarete devletin müdahale ederek yerli üreticiyi dış rekabet karşısında korumasını savunan görüşlere dayanan bir dış ticaret politikası. Serbest ticaretin karşıtı olan korumacılık tartışmalarının kökeni oldukça eski dönemlere kadar uzanır. 17. yüzyılda merkantilizm döneminde en yaygın biçimde uygulanmıştır. Bu politikanın temelindeki savlar çeşitli faktörlere dayanır. Bunların başlıcaları şöyle özetlenebilir; a) Ulusal savunma ile doğrudan ilgili olan endüstrilerin kurulması ve genişlemesi için koruma gereklidir. b) Yeni gelişen ve ileride karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olacak sanayi daları optimum ölçeğe ulaşıncaya kadar korunmalıdır (Bebek Sanayi Argümanı), c) Ülkede fazla üretim kapasitesinin bulunması durumunda korumacılık talebi ithal mallarından yurt içine kaydırılarak milli gelerin çoğaltan etkisiyle artmasını sağlar, istihdamı yükseltir, d) Korumacılık az gelişmiş ülkelerin bozulan dış ticaret hadlerinin düzelmesine, ithal mamüllerinin talebinin azalması ve dolayısıyla fiyatların düşmesini sağlayarak yardımcı olur. Korumacılık uygulamasının başlıca araçları; gümrük tarifeleri, kotalar ve ithalat yasaklarıdır.