accord
accord 2
(English - Turkish Dictionary) :
f. 1. with -e uymak, ile bağdaşmak, -e uygun olmak/gelmek. 2. with -e yakışmak, -e uygun gelmek/düşmek. 3. vermek: He accorded them that right ten years ago. On yıl önce onlara o hakkı tanıdı. The king accorded him the title of duke. Kral ona dük unvanını verdi.
accordance
(English - Turkish Dictionary) :
i. verme: The accordance of these privileges to them were delayed for five years. Bu imtiyazların onlara verilmesi beş senelik bir gecikmeye uğradı.
accordant
(English - Turkish Dictionary) :
s.
according as
(English - Turkish Dictionary) :
bağ. -e göre. z. 1. İki seçeneği olan bir durumu belirtir: You can stay or go, according as you like. Kalabilirsin veya gidebilirsin, nasıl istersen. It can be bad or good, according as it´s understood. Kötü olabilir, iyi olabilir, değerlendirilmesine bağlı. According as they make me a decent offer, I´ll be able to give you a firm answer. Sana kesin bir cevap vermem bana iyi bir teklif yapmalarına bağlı. 2. -dikçe, -diği oranda/nispette: The colors intensify according as the light wanes. Işık azaldıkça renkler koyulaşıyor. You receive according as you give. Ne kadar verirsen o oranda alırsın. 3. (tıpkı) -diği gibi: I arranged it according as you desired. Onu istediğiniz gibi düzenledim.
according to
(English - Turkish Dictionary) :
edat 1. -e göre, -e uygun olarak: Arrange yourselves according to your height! Boy sırasına girin! 2. -e göre, (birinin) dediğine/gösterdiğine göre, -e bakılırsa: According to her the concert´s been postponed. Ona göre konser ertelendi. According to his report you were out of the country in May. Onun raporuna göre siz Mayısta yurtdışındaydınız.