ZİMMET
ZİMMET
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Himayeyi te'min eden ittifak. * Borç. * Alâkalı. * Uhde. * Vicdan. * Mes'uliyet. * Üst. Üstte olan şey. * Koruma zorunda kalma.
ZİMMET-DÂR
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. Hazine sâhibi. Vergiyi alan, toplayan. Alacaklı.
Berâet-i Zimmet
(Islamic Glossary) :
Null
EHL-İ ZİMMET
(Islamic Glossary) :
Cizye (vergi) vermek şartıyla İslâm devleti içerisinde yaşayan gayr-i müslim vatandaş.Zımmî.Ehl-i zimmeti sevmemek ve düşman bilmek lâzım ise de, bunlara eziyet etmek ve incitmekharâmdır. (Hayreddîn-i Remlî)Ehl-i zimmete zulmetmek, müslümana zulmetmekten daha fenâdır. Hayvana zulüm, işkenceetmek ise, ehl-i zimmete zulmetmekten daha fenâdır. (Alâeddîn Haskefî)
zimmet
(Turkish - English dictionary) :
,-ti 1. accounting debit (as opposed to a credit). 2. (a) debt; the totality of debts (owed by a firm). 3. charge, responsibility, obligation, or duty. ine geçirmek 1. /ı, ın/ to debit (an amount of money) against/to (someone´s) account. 2. /ı/ to debit (an amount of money) against/to (one´s own) account. 3. /ı/ to embezzle. inde olmak /ın/ 1. to be answerable for, be held accountable for (a specified amount of money): Nesligül´ün zimmetinde beş yüz bin lira var. Nesligül´s answerable for five hundred thousand liras. Bu Nagant zimmetimdedir. I´m responsible for this Nagant revolver. 2. (for one person) to owe (another): Nevin´in zimmetinde yirmi bin lira alacağım var. Nevin owes me twenty thousand liras. sütunu accounting debit column.