ZAHİR
Zâhir Mânâ
(Islamic Glossary) :
Lafızdan (sözden) anlaşılan, açık, görünen mânâ.Ehl-i sünnet âlimleri, nasslara (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflere) zâhir mânâlarınıvermişlerdir. Zarûret olmadıkça, nassları te'vîl etmemişler, bu mânâları değiştirmemişlerdir.Kendi bilgileri ve görüşleri ile bir değişiklik yapmamışlardır. Sapık fırkalardan olanlar vemezhebsizler, Yunan felsefecilerinden ve din düşmanlarından işittiklerine uyarak nasslara yanlışmânâ vermişlerdir. (Seâdet-i Ebediyye)
Zâhirî İlimler
(Islamic Glossary) :
Okuyarak, çalışarak ve araştırarak elde edilen, öğrenilen ilimler. Kelâm, tefsîr, fıkıh gibi dinbilgileriyle; mantık, matematik, fizik, kimyâ, biyoloji, geometri gibi fen bilgileri.Zâhirî ilimlerde mütehassıs, tasavvuf derecelerinde çok yüksek olan derin âlim, büyük velîAbdullah-ı Dehlevî buyurdu ki: "Hazîn ses ve Allah sevgisini anlatan şiirler ve evliyây-ı kirâmınhayâtını bildiren kasîdeler, kalbdeki bağlılığı harekete geti rir. Hafif sesle zikr etmek (Allahüteâlânın adını anmak) ve İslâmiyet'in yasak etmediği şiirleri dinlemek Çeştiyye yolundaolanların kalblerini inceltir."Zâhirî ilimlerden olan tefsîr ilmini öğrenmek ve Kur'ân-ı kerîmin tefsîrini yapabilmek için şuon beş ilmi bilmek lâzımdır:Lügat, sarf, nahv, iştikak, meânî, beyân, bedî, kırâat, usûl-i din,fıkıh, esbâb-ı nüzûl, nâsih ve mensûh, usûl-i fıkh, hadîs, ilm-i kulûb. Bu ilimleri bilmeyenkimsenin tefsîr yapması câiz değildir. (Muhammed Hâdimî)
ZÂHİRİYYE
(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerin zâhir, görünen mânâlarından başka hiçbir delîl ve kıyâsıkabûl etmeyen Dâvûd-i Zâhirî'nin kurduğu mezheb.Zâhiriyye mezhebine mensûb kimseler, hükmü açık omayan âyet-i kerîmeleri ve hadîs-işerîfleri te'vil ettiler, yâni yanlış mânâlar vererek Ehl-i sünnetten (Peygamber efendimizin veEshâbının yolundan) ayrıldılar. Hayırlı işlerin namaz yerine gececeği sapıklığını körüklediler.(İbrâhim Muhammed Neşât)Zâhiriyye mezhebini 1184-1198 yıllarında iktidârda olan Muvahhidî hükümdârı Yâkub binYûsuf bin Abdülmü'min, Kuzey Afrika ve Endülüs'te yaymaya çalışmıştır. Bu hükümdâr halkınzâhiriyye mezhebine uymasını ve Mâlikî mezhebini bırakmasını istemiş, hatt â Mâlikî mezhebinegöre yazılan fıkıh kitablarını toplatıp yaktırmıştır. Adı geçen hükümdârın ölümünden sonra,zâhiriyye mezhebi, yavaş yavaş sönmüştür. (Muhammed Ebû Zühre)
zahir
(Turkish - English dictionary) :
1. clear, evident. 2. outer appearance. 3. apparently, it seems that ...: Yanılmışım zahir. Apparently I´m mistaken. 4. certainly, of course. de outwardly; to all appearances.
zahire
(Turkish - English dictionary) :
1. stock of grain. 2. stock of foodstuffs, stores, provisions. ambarı 1. granary. 2. storehouse for foodstuffs.