TERAKKİ
TERAKKİYÂT
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Terakki. C.) Terakkiler. Yükselişler. İlerlemeler.( $ Hazret-i Âdem Aleyhisselâm'ın dâva-yı hilâfet-i kübrâda mu'cize-i kübrâsı, talim-i esmâdır" diyor. İşte sair enbiyanın mu'cizeleri, birer hususi hârika-i beşeriyeye remzettiği gibi, bütün enbiyanın pederi ve divan-ı nübüvvetin fatihası olan Hazret-i Âdem Aleyhisselâm'ın mu'cizesi umum kemâlât ve terakkiyat-ı beşeriyenin nihayetlerine ve en ileri hedeflerine sarahate yakın işaret ediyor. Cenab-ı Hak (Celle Celâlühü), mânen şu âyetin lisan-ı işaretiyle diyor ki: "Ey benî-Âdem! Sizin pederinize, melâikelere karşı hilâfet dâvasında rüçhaniyetine hüccet olarak, bütün esmâyı tâlim ettiğimden, siz dahi, mâdem O'nun evlâdı ve vâris-i istidadısınız. Bütün esmayı taallüm edip, mertebe-i emânet-i kübrâda, bütün mahlukata karşı, rüçhaniyetinize liyâkatınızı göstermek gerektir. Zira kâinat içinde, bütün mahlukat üstünde en yüksek makamata gitmek ve zemin, gibi büyük mahlukatlar size musahhar olmak gibi mertebe-i âliyeye size yol açıktır. Haydi ileri atılınız ve birer ismine yapışınız, çıkınız!... Fakat sizin pederiniz, bir def'a şeytana aldandı, cennet gibi bir makamdan ruy-i zemine muvakkaten sukut etti. Sakın siz de terakkiyatınızda şeytana uyup Hikmet-i İlâhiyyenin semâvâtından, tabiat dalâletine sukuta vasıta yapmayınız. Vakit bevakit başınızı kaldırıp Esmâ-i Hüsnâma dikkat ederek, o semâvâta uruc etmek için fünunuzu ve terakkiyatınızı merdiven yapınız. Tâ fünun ve kemâlâtınızın menbâları ve hakikatları olan Esmâ-i Rabbâniyyeme çıkasınız ve o esmânın dürbünüyle, kalbinizle Rabbinize bakasınız...Bir nükte-i mühimme ve bir sırr-ı ehemm şu âyet-i acibe, insanın câmiiyet-i istidadı cihetiyle mazhar olduğu bütün kemâlât-ı ilmiye ve terakkiyat-ı fenniye ve havârık-ı sun'iyeyi "Tâlim-i Esmâ" unvaniyle ifade ve tabir etmekte şöyle lâtif bir remz-i ulvi var ki: Herbir kemâlin, herbir ilmin, herbir terakkiyatın, herbir fennin bir hakikat-ı âliyesi var ki; o hakikat, bir ism-i İlâhîye dayanıyor. Pek çok perdeleri ve mütenevvi tecelliyatı ve muhtelif daireleri bulunan o isme dayanmakla o fen, o kemalât, o san'at; kemâlini bulur, hakikat olur. Yoksa yarım yamalak bir surette nâkıs bir gölgedir...Meselâ: Hendese bir fendir. Onun hakikatı ve nokta-i müntehâsı, Cenab-ı Hakk'ın "İsm-i Adl ve Mukaddir" ine yetişip, hendese âyinesinde o ismin Hakimane cilvelerini haşmetiyle müşahede etmektir.Meselâ: Tıbb bir fendir, hem bir san'attır. Onun da nihayeti ve hakikatı; Hakîm-i Mutlak'ın "Şâfi" ismine dayanıp, eczahane-i kübrası olan ruy-i zeminde Rahimane cilvelerini, edviyelerde görmekle, tıbb kemâlâtını bulur, hakikat olur.Mesela: Hakikat-ı mevcudattan bahseden Hikmetü'l-Eşyâ, Cenab-ı Hakk'ın (Celle Celâluhu) İsm-i Hakîm'inin tecelliyat-ı kübrasını, müdebbirane, mürebbiyane eşyada, menfaatlarında ve maslahatlarında görmekle ve o isme yetişmekle ve ona dayanmakla şu hikmet hikmet olabilir. Yoksa, ya hurafâta inkılâb eder ve malâyaniyat olur veya felsefe-i tabiiye misillü dalâlete yol açar.İşte sana üç misal!... Sâir kemalât ve fünunu bu üç misale kıyas et. İşte Kur'an-ı Hakîm şu âyette beşeri şimdiki terakkiyatında pek çok geri kaldığı en yüksek noktalara, en ileri hududa, en nihayet mertebelere, arkasına dest-i teşviki vurup, parmağıyla o mertebeleri göstererek: "Haydi arş ileri" diyor. S.) (Bak: Medeniyet)
GİZLİ MÜTERAKKİLİK
(Dictionary of Economics) :
Görünüşte düz oranlı bir vergi tarifesinin, matrahtan yapılan indirimler ya da matraha yapılan zamlarlar gerçekte müterakki (artan oranlı) bir tarife durumuna getirilmesidir. Gezle müterakkilik genellikle en az geçim ve aeli indirimleri yoluyla sağlanır. Gizli müterakkilik genellikle açık müterakkilik ile birilikte uygulanmaktadır. Türkiye ve diğer biçok ülekde gelir vergileri tarifeleri hem açık hen de gizili anlamda müterakkidir.
TERAKKÎ
(Islamic Glossary) :
1. İlim, fen ve san'atta yükselme, ilerleme.Allahü teâlâ, İslâm dînini, hayâtın yürümesini, ihtiyâçların değişmesini karşılayacak,terakkîleri sağlayacak esaslar üzerine kurmuştur. (M. Sıddîk Gümüş)Müslümanlar İslâmiyet'e yapışıp bağlandığı müddetçe terakkî etmişler, İslâmiyet'tenuzaklaştıkça da, zelîl ve hakîr olmuşlardı. (Nur Muhammed Bedevânî)2. Mânevî ilerleme, rûhen yükselme.Kur'ân-ı kerîm okuyarak, Allahü teâlâya yaklaşmaya uğraşınız. Evliyâların kabirleriniziyâret ediniz. Onlara teveccüh edince (kalb ile yönelince) çok terakkî edilir. (Abdullah-ıDehlevî)Rûh da, melekler de terakkî etmez. Yaratıldığı mertebede kalır. Rûh bu beden ile birleşince,terakkî etmek hâssasını (özelliğini, yeteneğini) kazanır. (Ali bin Emrullah)Terakkî; verâ ve takvâ yâni haramlardan ve şüphelilerden sakınmakla olur. (İmâm-ıRabbânî)
terakki
(Turkish - English dictionary) :
progress, advancement, advance. etmek to progress, make progress, advance.
terakkiperver
(Turkish - English dictionary) :
1. progressive-minded (person). 2. (a) progressive, (a) progressivist.