NECASET


Results for "NECASET"

Ottoman - Turkish Dictionary

NECASET-İ KALİLE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Katı şeylerden ise miskalden; sıvı ise el ayası sahasından geniş olan necaset, namaza mânidir. Bu miktardan fazlası necaset-i galizadır.
Ottoman - Turkish Dictionary

NECASET-İ MER'İYE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Hacmi olan veya kuruduktan sonra görünen herhangi bir pis maddedir. (Akmış kan gibi)
Ottoman - Turkish Dictionary

NECASETTEN TAHARET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Pislikten temizlenmek. (Bak: Taharet)
Dream Dictionary of Phrase

NECASET

(Dream Dictionary of Phrase) :
Bir yerine bulaşmayan pislik mal ve dünyalığa, İzerine insan necaseti bulaştığını görmek korku ve hastalığa, Üzerine bulaşan necaseti yıkadığını görmek borcunu ödemeye, emaneti iade etmeye; İstinca ve istibra ( büyük ve küçük abdestin sonunda gerekli temmizliği) yapmak borç, emanet ve şahitlikten dolayı içinde bulunduğu sorumluluk halinden kurtulmaya; Büyük abdestini yapmak ihtiyaçları için mal ve para harcamaya, İshal olduğunu görmek israf ve bundan dolayı sıkıntıya düşmeye; Birikmiş necaset görmek mal ve dünyalığa delalet eder. (Ayrıca Bakınız; Abdest Bozmak, Gübre.)
Islamic Glossary

HAFİF NECÂSET

(Islamic Glossary) :
Eti yenen dört ayaklı hayvanların bevli (idrarı) ve eti yenmeyen kuşların pisliği.Hafif necâsetlerden bir uzva veya elbisenin bir kısmına bulaşınca bu kısım veya uzvundörtte biri kadarı namaza zarar vermez. (İbn-i Âbidîn)