NAZIR
HÂZIR VE NÂZIR
(Islamic Glossary) :
Bulunucu, mevcut olucu ve gören.Allahü teâlâ, her zamanda ve her yerde hâzır ve nâzırdır derler. Halbuki Allahü teâlâzamanlı ve mekanlı değildir. O halde bu söz görünüşü üzere kalmaz, mecaz olur. Yânizamansız ve mekansız, hiçbir yerde olmayarak hâzırdır ve nâzırdır, demektir. Böy le olmazsa,Allahü teâlâyı zamanlı ve mekanlı bilmek olur. Allahü teâlâ ezelî ve ebedî (öncesi ve sonuolmayarak) hâzır ve nâzırdır. Meselâ hazırdır. Bu hazır olmadan önce gâib, yok değildir.Bundan sonra da hayatsızlık yâni ölüm olmayacaktır. Allahü teâlâdan başkasının, meselâmeleklerin, peygamberlerin aleyhimüsselâm ve evliyânın ve sâlih mü'minlerin ruhlarının hâzır venâzır olmaları, Hızır aleyhisselâmın sıkıntıda olanların yardımına koşması ise zamanlı vemekanlıdır. Ezelî ve ebedî olarak değildir. Devamlı da değildir. Hâzır olmalarından önce yokidiler. Bir zaman sonra da oradan tekrar yok olurlar. Bu bakımdan Allahü teâlânın hâzır olmasıile ruhların hâzır olması arasında çok fark vardır. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
NÂZIR
(Islamic Glossary) :
1. Gören, görücü.Allahü teâlâ hayy (diri), alîm (bilici), kâdir (gücü yetici) ve mütekellim (konuşucu) olaraksonsuz zamanlarda hep hâzırdır ve nâzırdır. Hayat, ilim, kudret ve kelâm sıfatları zamansız vemekansız olduğu gibi, hâzır ve nâzır olması da zaman ve mekâna bağlı değildir. Allahü teâlânınsıfatlarının hepsi böyledir. Allahü teâlânın hâzır olması gibi hiç kimse hâzır değildir.Peygamberlerin aleyhimüsselâm, evliyânın ve sâlih mü'minlerin rûhlarının yardım içinçağrıldıklarında ve başka zamanlarda hâzır olmaları, zamâna ve mekâna bağlı olarak meydanagelir. Evliyânın rûhları hâzırdır, bilirler demek, îmânı giderir. Burada îmânı gideren husus,evliyânın rûhlarının hâzır olacağına inanmak değil, onların rûhlarının hâzır olduklarını bilmediğihâlde gaybden haber vermektir. Çünkü gaybı Allahü teâlâ ve O'nun bildirdikleri bilir. (SeyyidAbdülhakîm)2. Vakfın işlerini, dînin emirlerine uygun olarak idâre etmek üzere vâkıf (vakıf yapan) veyahâkim tarafından tâyin edilen mütevellînin vakıf işlerindeki tasarruflarını murâkabe (kontrol)etmesi ve gerektiğinde ona re'yleri (görüşleri) ile yardımcı o lması için vazîfelendirilen kimse.Bâzan mütevellîye de nâzır denmiştir.Vakfın nâzırı veya herhangi vazîfelisi, suç işlemedikçe azl olunamazlar (bu vazîfelerindenalınamazlar). Vakfı kirâya vermek, mütevellînin vazîfesidir. Hâkim, vâli karışamaz. Bir vakfınbir nâzırı ve bir mütevellîsi olsa, mütevellî, nâzırın haberi ol madan bir şey yapamaz. Kayyım(vakfın hizmetçisi), mütevellî ve nâzır aynı hakka sâhibdirler. (Fetâvây-ı Hayriyye)
kaynanazırıltısı
(Turkish - English dictionary) :
,-nı clacker, rattle with a ratchet wheel.
nazır
(Turkish - English dictionary) :
1. /a/ overlooking, looking out on; facing. 2. formerly minister (of state).
nazire
(Turkish - English dictionary) :
a poem modeled after another poem in respect to both content and form.