MESCİD
Mescid-i Harâm
(Islamic Glossary) :
Ka'be-i muazzamanın etrâfında üstü açık olan câmi.Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:(Namazda) yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir. Bu emir Rabbinden gelen birgerçektir. Allah sizin yaptıklarınızdan gâfil değildir. (Bekara sûresi: 149)Mescid-i Harâm'da namaz kılmanın fazîleti, benim bu mescidimde (Mescid-i Nebî) yüznamaz kılmaktan daha fazîletlidir. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel)Kâbe ve etrâfındaki Mescid-i Harâm, müslümanların namazda kıblesidir. Buraya dönmelerifarzdır. Yeryüzünde ilk mescid, Ka'be etrâfındaki Mescid-i Harâmdır. Her tavâftan sonraMescid-i Harâm içinde iki rek'at namaz kılmak sünnettir. (Eyyûb Sabri Azrakî, İbn-i Âbidîn)Hazret-i Ömer zamânından önce Mescid-i Harâmın duvarları yıkıktı. Ka'be'nin etrâfında birmeydancık ve sonra evler vardı. Halîfe Ömer, Ka'be etrâfına bir metreye yakın yükseklikteduvar çevirerek Mescid-i Harâm meydana geldi. Sonra da muhtelif zamanl arda yenilendi.Bugünkü şekli on yedinci Osmanlı Pâdişâhı Dördüncü Sultan Murâd Han tarafındanyapılmıştır. (Eyyûb Sabri)Mescid-i Harâm, Arabistan'daki Mekke-i mükerreme şehrinde olup, etrâfında üç sıra kubbevardır. Kubbeleri beş yüz adettir. Kubbelerinin altında 462 direk vardır. Mescid-i Harâmdikdörtgen gibi olup, kuzey duvarı 164, güneyi 146, doğu duvarı 106, batı sı 124 metreuzunluğundadır. Mescid-i Harâmın 19 kapısı olup, doğu duvarında dört, batıda üç, kuzeydebeş, güneyde yedidir. Yedi minâresi vardır. (M. Sıddîk Gümüş)
Mescid-i Hîf
(Islamic Glossary) :
Yetmiş peygamberin namaz kıldığı bildirilen Minâ'daki mescid.Mescid-i Hîf'te yetmiş peygamber namaz kıldı. Onlardan birisi Mûsâ aleyhisselâmdır,sanki ben onu katvani iki aba giymiş gibi deve üzerinde ihramlı görür gibiyim. (Hadîs-işerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)Eğer Mekkeli olsaydım, her Cumartesi Minâ'ya gidip, Mescid-i Hîf'te namaz kılardım. (EbûHüreyre)
Mescid-i Kıbleteyn
(Islamic Glossary) :
Peygamber efendimiz Medîne-i münevverede öğle veya ikindi namazında iken kıbleninKudüs'ten Kâbe'ye döndürülmesi emrinin geldiği mescid.
Mescid-i Kubâ
(Islamic Glossary) :
Resûlullah efendimizin Mekke'den Medîne'ye hicret ederken Kubâ köyünde yaptıklarımescid.Câmilerin efdali (en üstünü)Kâbe-i muazzama, sonra bunun etrâfındaki Mescid-i Harâm,sonra Medîne-i münevveredeki Mescid-i Nebî, sonra Kudüs'teki Mescid-i Aksâ ve sonraMedîne-i münevvere şehri yanındaki Mescid-i Kubâ'dır. (Alâlüddîn Haskefî)
Mescid-i Nebî
(Islamic Glossary) :
Peygamber efendimizin, hicretten sonra Eshâb-ı kirâm (mübârek arkadaşları) ile birlikteMedîne-i münevverede inşâ ettiği mescid, câmi. Mescid-i Resûl, Mescid-i Saâdet ve Mescid-iŞerîf de denilmektedir.Yalnız üç mescide ziyâret için gidilir. Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebî, Mescid-i Aksâ.(Hadîs-i şerîf-Minhat-ül-Vehbiye, Şevâhid-ül-Hak)Sultan Abdülmecîd Han, Mescid-i Nebî'nin eski şeklini, İstanbul'da Hırka-i Şerîf Câmiindebulundurmak için emir buyurmuş, bunun için, 1267 senesinde, mühendis mektebi hocalarındanbinbaşı ressam Hacı İzzet Efendi Medîne'ye gönderilmiştir. İzzet Efend i, her yeri ölçerek elli üçdefâ küçültülmüş bir modelini yapıp İstanbul'a gönderdi. Sultan Abdülmecîd Han'ın yaptırdığıHırka-i Şerîf Câmiine kondu. (Eyyûb Sabri Paşa)Medîne'de yaşayanların, kuraklık olduğu zaman yağmur duâsı için Mescid-i Nebî'detoplanmaları daha iyi olur. Çünkü orada Resûlullah efendimizden başka bir şey vâsıtasıylaAllahü teâlâdan bir şey istenmez ve bir şeye kavuşulmaz. Resûlullah efendimizin de, Mescid-iNebî içinde yağmur duâsı yapmış olduğu Buhârî'de ve Müslim'de yazılıdır. Duâ edilen yer, nekadar şerefli ise, rahmet yağması o kadar çok olur. (Hasen Şernblâlî)Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve sellem âşıklarının temiz kalblerinden çıkan sözler, edebe,saygıya uygunsuz görünürse, bunlara bir şey dememeli, susmalıdır. Buradaki edeblerden,saygılardan biri de susmaktır. Âşıklardan biri, Kabr-i seâdetin yanın da her sabah ezân okur,namaz uykudan daha iyidir derdi. Mescid-i Nebî hizmetçilerinden birisi, Resûlullah'ınhuzûrunda terbiyesizlik yapıyorsun diyerek, bunu dövdü. Bu da; "Yâ Resûlallah! Yüksekhuzûrunuzda adam döğmek, söğmek, edebsizlik sayılmaz mı?" dedi. Biraz sonra döğenkimsenin felç olduğu, eli ayağı tutmadığı görüldü. Üç gün sonra da öldü. (Hâfız Ebü'l-Kâsım,Sâbit bin Ahmed Bağdâdî)