MASLAHAT


Results for "MASLAHAT"

Ottoman - Turkish Dictionary

MASLAHATKÂRÂNE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. Maslahata, işe ve maksada uygun surette.
Ottoman - Turkish Dictionary

MASLAHATŞİNÂS

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. İşten anlıyan, iş bilen.
Islamic Glossary

MASLAHAT

(Islamic Glossary) :
Bir işin hayırlı, iyi olmasına vesîle olan şey. Çoğulu, mesâlih'tir. Maslahatın zıddı mefsedetyâni bozukluktur.İslâm hukûku, maslahatları nazar-ı îtibâra almış, hükümleri bunların üzerine koymuştur. Birmaslahatın dînen makbûl olabilmesi için şu şartların bulunması lâzımdır: 1- Bir şeyin maslahatolduğu kat'î (kesin) olarak bilinmelidir. 2- Umûmî (genel) olma lı, husûsî ve şahsî menfaatlermaslahat olamaz. 3- Maslahatta mefsedet (bozukluk) olan bir şey bulunmamalı veya mefsedetbulunsa bile maslahat tarafı ağırlıkta olması lâzımdır. 4- Nasslara (âyet-i kerîme ve hadîs-işerîflere) ve icma'a aykırı olmamalı. Nasslarda, umûmî veya husûsî sûrette de olsa, maslahatolduğu anlaşılan şeyle hüküm edilebileceğine dâir bir delâlet, işâret olmalıdır. (Şâtıbî)Şarabın haram kılınmasındaki maslahat; aklın, malın, insanın şerefinin korunmasıdır. Aynımaslahat diğer müskirâtın (sarhoş edici şeylerin) haram kılınmasında da mevcuttur. (Serahsî)
Turkish - English dictionary

idareimaslahat

(Turkish - English dictionary) :
,-tı getting by, managing with the least possible effort; letting (a matter) take its course; following a policy of noninterference; expediency, expedient management (used pejoratively). etmek to get by, manage with the least possible effort; to let a matter take its course; to follow a policy of noninterference; to follow a policy of expediency, manage things expediently (used pejoratively).
Turkish - English dictionary

idareimaslahatçı

(Turkish - English dictionary) :
1. person who just lets things take their course, person who follows a policy of noninterference; person who tends to follow a policy of expediency (used pejoratively). 2. (person) who just lets things take their course, (person) who follows a policy of noninterference; (person) who tends to follow a policy of expediency (used pejoratively).