LATİF
Spekülatif Felsefe.
(Philosophical Dictionary) :
(Os. Felsefe-i nazariyye, Fr. Philosophie speculative). Nesnel gerçekliğe baş vurmaksızın ansal kurgularla yapılan felsefe... Pratikle ilgilenmeksizin sadece bilme ve açıklama amacını güden düşünce'yi dilegetiren kurgu (Os. Nazar, Fr. Speculation, Al. Spekulation, İng. Speculation, İt. Speculazione), insan düşüncesinin bilme ve açıklama için kılgı (pratik)dan bağımsız olarak işleyebileceği idealist yanılgısını taşır. Bu bakımdan kurgul (Os. Nazarî, Fr. Speculatif, Al. Spekulativ, İng. Speculative, İt. Speculativo) felsefe, deney ve gözlemlere baş vurmadan yapılmaya çalışılan salt düşünsel felsefedir. Felsefe, çağının bilimlerinden daha hızlı gelişmesi ve çağının bilimleriyle doğrulanma imkânından yoksun bulunması yüzünden, yüzyıllar boyunca spekülatif kalmıştır. Metafiziğin doğuşu bu yüzdendir. İlk materyalist düşüncelerin, karşıt idealist düşünceleri gerektirmesi de bu imkânsızlığın sonucudur. Nitekim, doğa bilimlerinin gelişmeye başlaması ve bilimlere karşı genel ilginin gün geçtikçe güçlenmesi metafiziği ve idealizmi çöktürme yoluna girmiştir. Felsefe elbette bir düşünce işidir, ancak sağlam felsefe bilimsel deney ve gözlemlerle doğrulanarak gelişir. Çağımız felsefesi tümüyle bilimselleşmiş bulunmaktadır. Felsefe, bilginin yolunu aramak ve onu elde etmek demek olduğuna göre, somut ve bilimsel sezgiden soyut düşünceye ve bundan da yeniden somut pratiğe geçilerek gerçekleştirilmektedir. Nesnel gerçeğin bilgisi ancak bu diyalektik yöntemle elde edilebilir... Metafizik ve onun çeşitli lidealist biçimleri bütünüyle kurgul felsefelerdir. Özellikle de alman idealizminin ünlü üçlüsü, Fichte, Schellin ve Hegel'in felsefeleri bu adla anılır. bkz. Kuram ve Kılgı, Bilgi Kuramı, Metafizik, Eytişim, Soyutlama, Düşüncecilik.
SPEKÜLATİF PARA TALEBİ
(Dictionary of Economics) :
Bir ülkede, belirli bir dönemde kişilerin ve firmalrın piyasanın nasıl bir biçim alacağını tahmin ederek bir çıkar elde etmek üzere para talebinde bulunmalarıdır.
KORELATİF METEOROLOJİ
(Meteorological Glossary) :
(CORRELATIVE METEORLOGY) [i]Korelasyon yöntemini kullanarak, büyük ölçekli hava olayları arasındaki ilişkileri açıklamaya çalışan meteoroloji dalı.
LATÎF (El-Latîf)
(Islamic Glossary) :
1. Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından. Lütf ve ihsân edici, dâimâ güzel muâmeledebulunan.Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki:Gözler O'nu idrâk edemez. Ama O, gözleri idrâk eder. O latîftir, (her şeyden)haberdârdır. (En'âm sûresi: 142)Allah kullarına çok latîftir. Kimi dilerse onu rızıklandırır. Kuvvetli, güçlü ancak O'dur.(Şûrâ sûresi: 19)Allahü teâlânın rahîm, hakîm ve latîf olduğuna inanmak, tevekkülün esaslarındandır. O'nuninâyeti (yardımı), şefkati, karıncadan insana kadar, her mahlûka, yarattığına yetişir. Kullarınaolan merhameti, iyiliği; bir ananın yavrusuna olan merhâmetinde n daha çoktur. Lütfu,merhameti o kadar çoktur ki, dünyâyı ve dünyâda olan herşeyi en iyi şekilde yaratmıştır.(İmâm-ı Gazâlî)El-Latîf ism-i şerîfini söylemeye devâm edenin üzüntü ve elemi gider, rahat ve huzur bulur.(Yûsuf Nebhânî)2. Yumuşak, hoş, güzel, nâzik.Âdem oğlu aç gözünü, yeryüzüne kıl bir nazar,Gör bu latîf çiçekleri, hangi kuvvet yapar, bozar.(M. Sıddîk bin Saîd)3. Gözle görülmeyen.Melekler cismdir, latîftir. Gaz hâlinden de daha latîftirler. Nûrânîdirler. Diridirler,akıllıdırlar, insanlardaki kötülükler meleklerde yoktur. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
LATÎFE
(Islamic Glossary) :
1. Hoş, tatlı söz, şaka.Arkadaşlarınıza latîfe yapınız. Onlarla edebli ve hoşça vakit geçiriniz. Kalb kırmayınız.Lâkin şunu biliniz ki, bir topluluğu güldürenlerde hayır yoktur. (İmâm-ı Mâverdî)Latîfenin fazlası iyi görülmemiştir. Çünkü, latîfenin çokluğu gülmeyi artırır. Çok gülmekkalbi öldürür, heybeti giderir. Böyle latîfelerden sakınmalıdır. (İmâm-ı Gazâlî)Resûlullah efendimiz latîfe yapmış ve söylemiş, latîfeleri hep hak üzere ve fâideli olmuştur.(Muhammed Hâdimî)2. Maddeli, zamanlı ve ölçülü olmayan Âlem-i emirdeki beş mertebeden her biri.Âlem-i emrde bulunan beş latîfenin insanda birer sûreti, benzeri vardır. Bu beş latîfeye kalb,rûh, sır, hafî ve ahfâ isimleri verilmiştir. Evliyânın çoğu bunları birbirinden ayırmamış vehepsine rûh demişlerdir. (İmâm-ı Rabbânî)