KÜBRA
TAHARET-İ KÜBRAÂ
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Cünüblük veya hayız, nifas gibi hallerden çıkmak için gusül abdesti alarak temizlenmek.
VELAYET-İ KÜBRA
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Büyük velilik. Akrebiyet-i İlâhiyenin inkişafına bakan ve veraset-i nübüvvetten gelen gayet kısa, fakat yüksek olan ve tarikat berzahına uğramadan zâhirden hakikata geçen velilik mesleği. (Sahabeler gibi)(Cadde-i kübrâ, elbette velayet-i kübra sahibleri olan Sahabe ve Asfiya ve Tâbiîn ve Eimme-i Ehl-i Beyt ve Eimme-i Müçtehidînin caddesidir ki doğrudan doğruya Kur'anın birinci tabaka şâkirdleridir. M.)
Berzâh-ı Kübrâ
(Islamic Glossary) :
Kabirden kalkıp, mahşer yerinde hesâbın görülüp Cennet veya Cehenneme gidilinceyekadar geçen zaman.Berzâh-ı kübrâda, insanların dağılmış, çürümüş, erimiş parça ve kemikleri bir araya getirilir.(Muhammed Ma'sûm)
DAHVE-İ KÜBRÂ
(Islamic Glossary) :
Kaba kuşluk. Oruç müddetinin yarısı, öğleden bir saat evvelki vakit.Hanefî mezhebinde Ramazan orucu, nâfile oruç ve belli olan adak orucuna niyet etmezamânı, bir gün evvel güneşin batmasından başlayarak, ertesi gün dahve vaktine kadardır.(Muhammed Hâdimî)
İmâmet-i Kübrâ
(Islamic Glossary) :
Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) vekâleten bütün müslümanlara imamlık ederekİslâmiyet'in emirlerinin tatbik edilmesine nezâret edip, İslâmiyet'e ve müslümanlara karşıyapılan her türlü müdâhaleye (saldırı ve sataşmaya) cevap vermek vazîfes i, hilâfet. (Bkz.Hilâfet)