KÜLLÎ
KUDRET-İ KÜLLİYE
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Cenab-ı Hakk'ın küllî ve mutlak olan kudreti.
KÜLLÎ
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Külle mensub. Cüz'iyat ve ferdlerden meydana gelmiş olan. Umumi, bütün. * Çok, ziyade, fazla. * Man: İnsan dediğimiz zaman küll'ü ve küllîyi ifade etmiş oluyoruz. İnsanın eli, ayağı, kolu, gözü dersek cüz' ve cüz'îyi ifade etmiş oluruz. Dünya denilirse küll; dünyanın karaları, kıt'aları veyahut denizleri dediğimiz zaman küll'ün eczasını ifade etmiş oluyoruz. Küll, cüz'lerden meydana geliyor.
KÜLLİYAT
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Külliyet. C.) Bütün. Hepsi. Hepsi birden. * Bir müellifin bütün eserleri.
KÜLLİYE
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(Külliyet) Bütünlük, umumilik, genellik. * Bolluk, çokluk, ziyadelik. * Tar: Osmanlı İmparatorluğu zamanında Arap vilâyetlerinde bazı medreselere, üniversite karşılığı verilen ad.
KÜLLİYEN
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Kâmilen, tamamen. Cüz'î olmamak üzere. Büsbütün. Tamamıyla, toptan, kâffesi.