KÂİN
KÂİN VE BÂİN
(Islamic Glossary) :
Tasavvuf ilmi terimlerinden. Halk (insanlar) ile berâber görünen, fakat hakîkatte onlardanuzak ve kalben Allahü teâlâ ile berâber olan.Kalbinde Allah'tan başka hiçbir şeyin sevgisi kalmayan ve ancak O'nu isteyen kimseleremüjdeler olsun. "Kişi sevdiği ile berâberdir" hadîs-i şerîfine göre, bu kimse, Allahü teâlâ ileberâber olur. Görünüşte insanlar ile birlikte ve onlarla alış-veriş te ise de, hakîkatte Allahü teâlâiledir. Kâin ve bâin olan sofînin hâli böyledir. (İmâm-ı Rabbânî)
SERVER-İ KÂİNÂT
(Islamic Glossary) :
Kâinâtın efendisi, en kıymetlisi Muhammed aleyhisselâm.Server-i kâinât, habîb-i Rabbil'âlemîn (Alemlerin Rabbi olan Allahü teâlânın sevgilisi)aleyhisselâm buyurdu ki: "Dünyâ ile âhiret birbirinin zıddıdır, birbirine uymaz. Birini râzıedersen öteki gücenir. (Mektûbât-ı Rabbânî)Server-i kâinât sallallahü aleyhi ve sellem güzel huylu idi. İyilik etmesini severdi. Herkesleiyi geçinirdi. Güler yüzlü, tatlı sözlü idi. Söylerken gülmezdi. Üzüntülü görünürdü. Fakat çatıkkaşlı değildi. Cömerd idi. Fakat israf etmez, fâidesiz yer e bir şey vermezdi. Herkese acırdı.Mübârek başı hep önüne eğik idi. Kimseden birşey beklemezdi. Se'âdet huzûr isteyen onun gibiolmalıdır. (Muhammed Rebhâmî)
kâin
(Turkish - English dictionary) :
1. /da/ situated in, located in: Çengelköy´de kâin bir ev a house located in Çengelköy. 2. existent, existing, extant. olmak 1. /da/ to be situated in, be located in. 2. to exist, be.
kâinat
(Turkish - English dictionary) :
,-tı 1. the cosmos, the universe. 2. the whole world, everybody.
kokain
(Turkish - English dictionary) :
cocaine.