HÜMÂ


Results for "HÜMÂ"

Ottoman - Turkish Dictionary

HAVÂSS-I HÜMAYUN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Tar: Osmanlı İmparatorluğunun fütuhat devirlerinde (yükselme devri) fethedilen araziden devlet hazinesine ayrılan kısım. Her yer zaptedildikçe, arazi: timar, zeamet ve has namıyla üç sınıfa ayrılırdı. Meselâ 250 köyden müteşekkil bir sancağın 100-150 köyü ikişer üçer köy olarak 40-50 tımara ayrılır, harpte başarı gösteren askerlere dağıtılırdı. Kalanı zeamet ve has itibar edilerek bundan vezirlere, sancak beylerine, beylerbeyilere ve sâir devlet büyüklerine hisse ifraz edildikten sonra geri kalan kısım, "Hass-ı Hümâyun" namıyle devlete bırakılırdı. (O.T.D.S.)
Ottoman - Turkish Dictionary

HAZİNE-İ HÜMAYUN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Hazine-i Hümayun'da bulunan savaş eşyasından bir kısmının manevî değeri büyüktü. Diğer kısmının ise maddî değeri fazla idi. (Savaşlarda ele geçirilen kıymetli ganimet, padişahlardan kalmış olan değerli eşyalar gibi.) (O.T.D.S.)
Ottoman - Turkish Dictionary

HEMAN (HUMÂN)

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
İnce zayıf süngü. * Huysuz ve kötü insan.
Ottoman - Turkish Dictionary

HUMAHİN

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Yüzük yapılan bir cins siyah taş.
Ottoman - Turkish Dictionary

HUMAK

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Kabarcık gibi bir şeydir ve insana ârız olur.