HÂDÎ


Results for "HÂDÎ"

Ottoman - Turkish Dictionary

ALE-L-HADİSE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Gölge hâdise. (fr. epiphenomene)
Ottoman - Turkish Dictionary

ARŞ-I EHADİYET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Allahın ehadiyet tecellisinin arşı ve âlemi. Allahın, ehadiyet tecellisini gösteren âlem.
Ottoman - Turkish Dictionary

AYB-I HÂDİS

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Huk: Satılan eşya müşteri elinde iken ârız olan ayıb. (Müşterinin satın aldığı kumaşı kesip biçmesiyle meydana gelen hâl gibi)
Ottoman - Turkish Dictionary

AYİNE-İ EHADİYET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Ehadiyetin ayinesi. Cenab-ı Hakk'ın ekser isimlerinin tecellisine mazhar olan şey.(Hayat birşeye girdiği vakit, o cesedi bir âlem hükmüne getirir; cüz ise küll gibi, cüz'iye dahi külli gibi bir câmiiyyet verir. Evet hayatın öyle bir câmiiyyeti var; âdeta umum kâinata tecelli eden ekser Esmâ-i Hüsnayı kendinde gösteren bir câmi âyine-i ehadiyettir. Bir cisme hayat girdiği vakit, küçük bir âlem hükmüne getirir, âdeta kâinat şeceresinin bir nevi fihristesini taşıyan bir nevi çekirdeği hükmüne geçiyor. Nasıl ki, bir çekirdek, onun ağacını yapabilen bir kudretin eseri olabilir; öyle de: En küçük bir zihayatı halkeden, elbette umum kâinatın Hâlıkıdır. L.)
Ottoman - Turkish Dictionary

BAHADIR

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
f. Kahraman. Cesur. Yiğit. Dilâver.