GÜDÜ


Results for "GÜDÜ"

Philosophical Dictionary

İçgüdü.

(Philosophical Dictionary) :
(Os. Garize, sevk-i tabiî, Fr. Instinct). Canlıları ortak amaçlara yönelten fizyolojik itki gücü... İçgüdü, psişik değil, fizyolojik bir itkidir. Bir düşünce işi değil, bir beden yapısı işidir. her hayvan türü için başka olan davranış biçimleri, hayvan fizyoloösini biçimlendirip soydan soya geçerek içgüdü haline gelmişlerdir.Örneğin bir tehlike karşısında her hayvan türünün tepkisi başkadır,bu tepkiler o türde soydan soya geçerek içgüdüleşir. ancak bütün canlılarda içgüdünün sağladığı ortak amaç, tehlikeyi savuşturmakta belirir. İçgüdülerde bilincin hiç bir rolü yoktur. İÇgüdüler öğrenilmezler ve deneme yoluyle kazanılmazlar. İçgüdüsel davranışlarla deneme yoluyle elde edilmiş davranışların gelişmeliri birbiriyle ters orantılıdır, öğrenebilen hayvanların içgüdüleri öğrenebildikleri oranda azalır. Bu bakımdan yaydın insanda hemen hiç bir içgüdü yoktur. İnsanın soydan gelen içgüdüsel davranışlarının yerini zekâ ile ilgili plastik (birbirleriyle kaynaşabilen) davranışları almıştır. İnsanın özelleşmiş organları olmadığı gibi özelleşmiş davranışları da yoktur. İnsanın belli bir anda ne türlü davarancağı o anda içinde bulunduğu sosyal, töresel ve anlıksal koşullara bağlıdır. bkz. İçtepi.
Sociological Dictionary

İÇGÜDÜ [İng. Intinction]:

(Sociological Dictionary) :
Türkçede insiyat veya sevk-i tabii olarak isimlendirilen bu kavram, irade dışı ve kendiliğinden ortaya konan davranışları harekete geçiren ir merkez gibidir.Sosyalleşmiş bir insan diğer canlılardan farklı olarak içgüdülerinden çok iradesi ile hareket eder. Sosyal normlar tarafından belirlenen ve sosyalleştikçe ferde kazandırılan, neyi yapma, neyi yapmama veya neyi ne ölçüde ve nerede yapabilme özelliği içgdünün üzerinde sosyal çerçeve içinde şekillendirilir. İnsanın kendi kendini frenleyebilmesi veya içgüdülerine hâkim olabilmesi hukukî bir zorunluluktan öte, belirli bir topluma mensup olmaktan doğan sosyal bir nitelikten kaynaklanır.
Dictionary of Economics

GÖSTERİŞ GÜDÜSÜYLE TÜKETİM

(Dictionary of Economics) :
Thornstein Veblen tarafından ileri sürülmüştür. Veblene göre gösteriş güdüsüyle yapılan tüketim ve israf, üst tabaka statüsünün sembolüdür. Rekabet duygusu ve prestij özlemi, insanları gereksiz harcamalara yöneltmektir. Gösteriş güdüsüyle yapılan tüketimin amacı rasyonel bir ihtiyacın tatmini değil çevreyi etkilemektir.
Dictionary of Economics

GÜDÜMLÜ EKONOMİ

(Dictionary of Economics) :
Güdümlü ekonomi devletin ekonomiye müdahalesidir. Devletin fiyatları kontrol etmesi, kar oranlarını belirlemesi ithalata kota sistemini getirmesi, hammadde dağıtımını düzenlemesi gibi durumlar doğrudan güdümlü ekonomi önlemleridir. Devletin vergileri ayarlaması, reeskont oranlarını düzenlemesi, açık piyasa işlemlerine girişmesi, bütçe harcamaları ile ekonomiyi etkilemesi gibi önlemler dolaylı güdümlü ekonomi politikasına örnek olarak gösterilebilir.
Dictionary of Economics

MUAMELE (İŞLEM) GÜDÜSÜYLE PARA TALEBİ

(Dictionary of Economics) :
Bir ülkede kişilerin ve firmaların günlük normal harcamalarını karşılayabilmek için yanlarında bulundurmak istedikleri para miktarı. Muamele (işlem) güdüsüyle para talebi gelirlerin elde edilmesi ile harcamaların yapılması arasındaki zaman süresi ne kadar uzunsa, o ölçüde yüksek alacaktır. Muamele güdüsüyle para talebi ile tüketici ya da firmanın geliri arasındaki pozitif yönlü fonksiyonel bir ilişki vardır. Bir başka deyişle muamele güdüsüyle para talebi (Mi). Gelirin (Y) artan bir fonsiyonudur. Buna göre Mi f (Y) yazılabilir.