ALEYHİSSELÂM
YÛSUF ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
Kur'ân-ı kerîmde adı geçen peygamberlerden. Mısır ahâlisine gönderilen peygamber. Yâkûbaleyhisselâmın oğludur. Yâkûb aleyhisselâmın neslinden gelen ilk peygamberdir. Allahü teâlâona rüyâ tâbiri ilmini öğretti.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Yûsuf (aleyhisselâm) ve kardeşlerinin kıssasında, ondan suâl edenler (ve başkaları) için,Allahü teâlânın kudret ve hikmetine (veya Muhammed aleyhisselâmın peygamberliğine)deliller vardır. (Yûsuf sûresi: 7)Yûsuf (aleyhisselâm) onların (kardeşlerinin) zahîre yüklerini hazırladı. Uşaklarına da" (Zahîre için verdikleri) sermâyelerini yüklerinin içine koyuverin. Olur ki, âilelerinedöndükleri zaman bunun farkına varırlar da belki yine (kardeşleri Bünyâmin ile berâberburaya) dönerler" dedi. (Yûsuf sûresi: 62)Abdurrahîm Dehlevî şöyle anlattı: "Kardeşim Yûsuf benden sabîh (güzel) ben ise ondandaha melihim (sevimliyim) " hadîs-i şerîfinin mânâsını kavrayamamıştım. Bir gün rüyâmdaResûlullah efendimizi sallallahü aleyhi ve sellem gördüm. Bu mes'eleyi arz ett im. Resûlullahefendimiz şöyle buyurdular: "Allahü teâlâ benim cemâlimi (güzelliğimi) insanlardan gizledi.Şâyet insanlar benim cemâlimi görselerdi, Yûsuf'u gördükleri zaman yaptıklarından dahafazlasını yaparlardı. Ellerini değil, yüreklerini keserlerdi de haberleri olmazdı."Yüzünün ve ahlâkının güzelliği ile meşhûr olan Yûsuf aleyhisselâmı, babası Yâkûbaleyhisselâm diğer kardeşlerinden çok severdi. Babasının sevmesi, kardeşlerinin onukıskanmalarına sebeb oldu. Onu götürüp kuyuya attılar. Babalarına dönüp kardeşimiz Yû suf'ukurt yedi dediler. Allahü teâlâ Yûsuf aleyhisselâmı korudu. Kuyunun yanından geçen birkervanda bulunan kimseler onu kuyudan çıkarıp Mısır'a götürdüler ve köle diye sattılar. Mısırazîzi (mâliye nâzırı, bakanı) onu satın aldı. Azîzin hanımı Züleyhâ (Zelîha)nın iftirâsınetîcesinde zindana atıldı. Uzun zaman zindanda kaldıktan sonra, suçsuzluğu anlaşılıpzindandan çıktı. Ölen Mısır mâliye nâzırının yerine mâliye nâzırı oldu. Azîzin hanımı Züleyhâile evlendi. Babasını ve kardeşlerini Mısır'a getirdi. Orada yıllarca berâber yaşadılar. BabasıMısır'da vefât etti. Kardeşleri de orada yerleştiler. Kur'ân-ı kerîmde kıssası ve başına gelenhâdiseler geniş olarak bildirilmiş olan Yûsuf aleyhisselâm, Mısır ahâlisine peygambergönderildi. İnsanları Allahü teâlânın dînine uymaya dâvet etti. Yâkûb aleyhisselâmın vefâtındanbir müddet sonra Yûsuf aleyhisselâm da vefât etti. Mısır'da herkes Yûsuf aleyhisselâmı kendimahallesine defn etmek istiyordu. İş kavgaya kadar yaklaştı. Sonunda mermer bi r sandukayakoyup Nil nehri kıyısına (veya Nil nehrinin ortasına) defn ettiler. Bir rivâyete göre ondan dörtyüz sene sonra gelen Mûsâ aleyhisselâm kabrini bulup, mübârek cesedini oradan alarak, Yâkûbaleyhisselâmın da medfûn bulunduğu Halîl-ur-rahmân'daki yere defn etti. (Kurtubî, AhmedNişâbûrî, Nişâncızâde)
YÛŞÂ ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
İsrâiloğullarına, Mûsâ aleyhisselâmın vefâtından sonra gönderilen peygamber. Mûsâaleyhisselâmın yeğeni ve vekîli idi. İsmi Yeşû olup hıristiyanlar Yeşû diyorlar. Annesi Mûsâaleyhisselâmın kız kardeşidir.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Allahü teâlâya îmân edip, O'ndan korkanlardan (Yûşâ bin Nûn ve Kâlib bin Yuknâadındaki) iki kimse, İsrâiloğullarına dediler ki: "Ey İsrâiloğulları! Cebbârların (zâlimlerin)şehrinin kapısından hemen girin. (Onların vücûdlarının büyüklüğünden korkmayın. Onlarınbedenleri büyük ve kuvvetli fakat kalbleri zayıftır. Sizinle harb etmeye rûhî metânetleri yoktur.)Bir defâ kapıdan girdiniz mi; Allahü teâlânın vâdettiği yardımın size gelmesiyle elbette sizgâliblerden olursunuz. Siz gerçekten inanan, Allahü teâlânın vâdini tasdîk eden kimseleriseniz, Allahü teâlâya tevekkül ediniz. (Mâide sûresi: 23)Güneş, hiçbir kimse için batmaktan alıkonmaz. Ancak Beyt-i Makdîs'i feth etmek içingittiği gecelerden birinde Yûşâ aleyhisselâm için batmaktan alıkondu. (Hadîs-işerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel)Yûşâ aleyhisselâm Mısır'da doğdu. Mûsâ aleyhisselâmın husûsî talebesi, hâlis yardımcısıolarak yanında bulundu. Mûsâ aleyhisselâm Fir'avn'ın zulmü sebebiyle, Allahü teâlânın emriylekendine tâbi olanlarla birlikte Mısır'dan hicret edince, o da birlik te hicret etti. Mûsâaleyhisselâmın Hızır aleyhisselâmla buluşmak üzere gittiği yolculuğunda, onun yanındabulundu. Allahü teâlânın emriyle, Mûsâ aleyhisselâmın İsrâiloğullarını Arz-ı mev'ûd'a (Filistinve Şam bölgesine) götürmek üzere yola çıktığında Yûşâ aleyhisselâm ona yardımcı oldu.Cebbâr (zâlim)Amâlika kavmiyle ilgili olarak bilgi toplamak üzere gönderilen temsilcilerarasında Yûşâ aleyhisselâm da bulundu. Diğer temsilciler dönüp İsrâiloğullarını korkuttuklarıhâlde, Yûşâ bin Nûn aleyhisselâm ile Kâlib bin Yuknâ aleyhisselâm onları harbe gitmekhusûsunda teşvik ettiler. Mûsâ aleyhisselâm vefât ederken yerine Yûşâ aleyhisselâmı halîfebıraktı. Allahü teâlâ Yûşâ aleyhisselâmı da İsrâiloğullarına peygamber olarak vazîfelendirdi.Yûşâ aleyhisselâm İsrâiloğullarını toplayıp Eriha şehrini kuşattı. Kuşatma altı ay sürdü. Nihâyetbir Cumâ günü akşam üzeri mûcizeler göstererek şehri fethetti. Daha sonra İlyâ (Kudüs)şehrini, bilâhere Belka şehrini kuşatıp fethetti. Yûşâ aleyhisselâmın em rindeki İsrâiloğulları,Belka şehri hükümdârı Belâk'ı ve ism-i a'zam duâsını bildiği hâlde doğru yoldan ayrılan Bel'ambin Baûra'yı öldürdüler. Arz-ı mev'ûd diye bilinen Filistin ve Şam diyârı peyderpeyİsrâiloğullarının eline geçti. Fetihler yedi sene devâm edip Kudüs şehri de Yûşâ aleyhisselâm veona inananlar tarafından feth edildi. İsrâiloğullarını Arz-ı mev'ûd'a yerleştiren Yûşâaleyhisselâm, yirmi yıl daha İsrâiloğullarına Tevrât'ı okudu ve hükümlerini açıkladı. Yûşâaleyhisselâm yerine Kâlib bin Yuknâ'yı halîfe tâyin ettikten sonra 127 yaşında vefât etti.Kabrinin Nablûs veya Haleb yakınındaki Mearre şehrinde olduğu rivâyet edilir. Yûşâaleyhisselâm İstanbul'a hiç gelmedi. Beykoz tepelerinde ziyâret edilmekte olan kabrin Yûşâpeygambere âit olduğu söyleniyorsa da târihî bilgilere uygun değildir. (Taberî, Nişâncızâde,İbn-ül-Esîr)Z
ZEKERİYYÂ ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Yahyâ aleyhisselâmın babasıdır. SoyuSüleymân aleyhisselâma ulaşır. Mûsâ aleyhisselâmın dîninin emir ve yasaklarını insanlara tebliğetti. Yahûdîler tarafından şehîd edildi. Kabri Haleb'dedir.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Bunun üzerine Rabbi onu (Meryem'i) güzel bir kabûl ile kabûl etti. Onu güzel bir nebât(bitki) gibi büyüttü. Zekeriyyâ'yı da ona (bakmaya) kefîl kıldı. Zekeriyyâ ne zaman mihrâba(odaya) girse, onun yanında bol rızık (yiyecek) bulurdu. "Yâ Meryem! Bu (rızk) sananerden geliyor?" dedi. O da; "Bu, Allahü teâlâ tarafındandır. Şüphe yoktur ki, Allahüteâlâ dilediği kimseyi hesâbsız olarak rızıklandırır" derdi. (Âl-i İmrân sûresi: 37)Zekeriyyâ aleyhisselâm mihrâbında (odasında) namaz kılarken, melekler (Cebrâilaleyhisselâm) ona şöyle nidâ etti (seslendi : "Muhakkak Allahü teâlâ sana kendinden gelenkelimeyi (yâni Îsâ aleyhisselâmı) tasdîk edici ve kavminin seyyidi (efendisi) ve nefsine hâkimve sâlihlerden bir peygamber olduğu hâlde Yahyâ'yı müjdeler. (Âl-i İmrân sûresi: 39)Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'da Tevrât yazan ve kurban kesme ibâdetini idâre eden Zekeriyyâaleyhisselâm, İsrâiloğullarına peygamber gönderildi. Tevrât'ın emir ve yasaklarını insanlaraanlattı. Duâsı bereketiyle Allahü teâlâ ona Yahyâ aleyhisselâmı ihsân etti. Zekeriyyâaleyhisselâm, Hunne'nin kızı hazret-i Meryem'i alıp, evine götürdü. Onu Zekeriyyâaleyhisselâmın hanımı ve hazret-i Meryem'in teyzesi Elisâ Hâtun büyüttü. Hazret-i Meryem beşyaşına girince, Zekeriyyâ aleyhisselâm ona Tevrât-ı şerîfi okuttu. İsrâiloğulları Zekeriyyâaleyhisselâma iftirâda bulundular. Zekeriyyâ aleyhisselâmı şehîd etmek üzere aramayabaşladılar. Yahûdîler onu yakalamak için peşine düştüler.Zekeriyyâ aleyhisselâm,Beyt-ül-makdîs yakınlarında ağaçlı bir bahçeye girdi. Mûcize olarak yarılan bir ağacın içinegirdi. Ağaç kapandı ve onu gizledi. Yahûdîler o ağacı bıçkı ile biçtiler ve Zekeriyyâaleyhisselâmı şehîd ettiler. Zekeriyyâ aleyhisselâm şehîd olduğu sırada yüz yaşında idi.(İbn-ül-Esîr, Nişâbûrî, Nişâncızâde)
ZÜLKARNEYN ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
Peygamber veya velî. Kur'ân-ı kerîmde kıssası, doğuya ve batıya düzenlediği seferleri zikredilmiştir. Asıl ismi, İskender olup, doğuya ve batıya gittiği için İskender-i Zülkarneyn nâmıylaanılmıştır. Yemen'de yaşayan Münzir İskender ile, Aristo'nun talebesi olan Makedonyalıİskender'den daha önce yaşamıştır.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Senden Zülkarneyn'i sorarlar. Sen; "Ben size onun hâlinden haber vereyim" de. Bizonu yeryüzünde bir kudrete erdirdik ve ona her (istediği) şeyden bir sebeb verdik. O da(batıya doğru) bir yol tuttu. Nihâyet güneşin battığı yere ulaştı. Onu (güneşi) sanki kızgın,siyâh çamurlu bir pınar içinde batarken buldu. Ve onun yanında bir kavim buldu. EyZülkarneyn (o insanlar îmâna gelmezlerse dilersen öldürmek sûretiyle bu kavme) azâb et.Yâhut onların hakkında hüsn-i muâmele edersin dedik. ... Sonra o (Zülkarneynaleyhisselâm) bir yol tuttu (doğuya gitti) . Nihâyet üstüne güneşin (ilk önce) doğduğu yereulaştığı zaman onu bir kavmin üzerine doğuyor buldu ki, biz onlar için buna karşı(korunacak) hiçbir siper yapmamıştık. İşte (Zülkarneyn'in işi) böyle idi... (Kehf sûresi: 83...)İsmini duyduğunuz kimselerden, yeryüzüne dört kişi mâlik oldu. İkisi mü'min, ikisi dekâfir idi. Mü'min olan ikisi, Zülkarneyn ile Süleymân (aleyhisselâm) idi. Kâfir olan ikisi deNemrûd ile Buhtunnasar idi. Beşinci olarak yeryüzüne benim evlâdımdan biri yâni Mehdîmâlik olacaktır. (Hadîs-i şerîf-Alâmet-ül-Mehdî)İbrâhim aleyhisselâm zamânında yaşayan Zülkarneyn aleyhisselâm, onunla birlikte haccettive elini öpüp duâsını aldı. Teyzesinin oğlu olan Hızır'ı aleyhisselâm ordusuna kumandan tâyinetti. Ye'cûc ve Me'cûc kavminin insanlara zarar vermelerine mâni ol mak için taş ve demirdenbir set yaptı. Bu şimdiki Çin seddi değildir. Asya ve Avrupa kıtalarına hâkim oldu.Her tarafa Allahü teâlânın emir ve yasaklarını yaydı. Kâfirlerle savaşıp, mü'minlere güzelmuâmelede bulundu. Vazîfesini bitirip, ömrünü tamamlayınca, Medîne ile Şam arasında, Şam'abeş günlük mesâfedeki Dûmet-ül Cendel denilen yerde vefât etti. Mekk e'de veya yine o civârdaTehame dağlarında defn edildi. (Kurtubî-Taberî-İbn-ül-Esîr)
ZÜLKİFL ALEYHİSSELÂM
(Islamic Glossary) :
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Asıl ismi Bişr'dir. Elyesâ aleyhisselâmdansonra; kızmadan, sabır göstererek Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmeyi üzerine aldığı,kefil olduğu için kefâlet sâhibi mânâsına Zülkifl denilmiştir.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:(Yâ Muhammed!) İsmâil'i, İdrîs ve Zülkifl'i de yâd et (onların yüksek ve pek mükemmelhâllerini hâtırla) . Hepsi de sabr edenlerden idiler. Ve onları da rahmetimiz içine(peygamberlik vermek, yâhut âhiret nîmetlerine kavuşturmak sûretiyle) aldık. Şüphe yok ki,onlar sâlihlerden idiler. (Enbiyâ sûresi: 85, 86)(Yâ Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem!) İsmâil'i, Elyesâ'ı ve Zülkifl'i yâd et. (Onlarınpek mükemmel hâllerini kavmine anlat.) Ve (onların) hepsi de hayırlılardandı. (Sâd sûresi:48)Elyesâ aleyhisselâmın amcasının oğlu olan Zülkifl aleyhisselâm, İsrâiloğullarına Mûsâaleyhisselâmın dîninin emir ve yasaklarını teblîğ etti. Tevrât-ı şerîfi okuyup insanlara onunhükümlerini bildirdi. Tebliğ vazîfesini hakkıyla yerine getirdi.Şam be ldelerinden bir beldedevefât ettiği rivâyet edilmiştir. (Râzî, Nişâbûrî, Kurtubî, Nişâncızâde)