AKÎLE
ŞAKİLE
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Yol. Tarik. Meslek. * Yaradılış. Tıynet. Seciye. Mizac. Bir kimsenin yaratılışının temel hususiyeti.
ZAMME-İ MAKBUZE-İ SAKİLE
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(U) sesini veren zamme.
ZAMME-İ MEBSUTA-İ SAKİLE
(Ottoman - Turkish Dictionary) :
(O) sesini veren zamme.
ÂKILE
(Islamic Glossary) :
Kâtilin, öldürme işindeki yardımcıları, bunlar yoksa öldürmede kendisine yardım edenkabîlesi (köylüleri, şehirlileri) ve akrabâsı.Kâtilin cinâyeti işlemesine mâni olmadıkları, bilakis bu hususta onu koruyup, gözettikleri vekâtil, onlardan kuvvet alarak bu suçu işlediği için âkıle, cinâyete karışmış gibi olurlar. Kâtil ilebirlikte diyeti (para cezâsını) yüklenmeleri bu sebeptendir. (Kıvâmuddîn Kâkî)Kâtilin ödeyeceği diyet, ödemeleri için âkıleye taksim edilir, paylaştırılır, üç senede alınır.Kadın, deli ve çocuk âkıleye katılmaz. (İbn-i Âbidîn)Müslüman olan kâtilin âkılesi ve vârisi (öldüğünde malından mîrâs alacak kimse) yoksa,diyetini beytülmâl verir. Yâni hükûmet verir. Beytülmâl yoksa, kendi üç senede öder. (İbn-iÂbidîn)
afakileştirmek
(Turkish - English dictionary) :
/ı/phil. to objectivize.