ŞERÎF


"ŞERÎF" Kelimesi için arama sonuçları

İslami Terimler Sözlüğü

Mescid-i Şerîf

(İslami Terimler Sözlüğü) :
Mescid-i Nebî.Medîne şehrindeki Mescid-i şerîf'i hicretin birinci senesinde Resûlullah (sallallahü aleyhi vesellem), Eshâb-ı kirâm ile birlikte yaptılar. Hicretin ikinci senesi, Receb ayında, kıbleninKudüs'ten Kâbe'ye dönmesi emrolununca, mescidin Mekke'ye karşı olan kapısı kapatılıp karşıtarafa, yâni Şam tarafına yeni bir kapı açıldı. Şimdi bu kapıya Bâb-üt-tevessül denmektedir.Medîne'de, Kudüs'e karşı on altı ay kadar namaz kılındı. Mekke'de iken, önce Kâbe'ye karşınamaz kılınırdı. Hicretten az bir zaman önce, Kudüs'e karşı kılınması emrolundu. Mescid-iŞerîf'in kıblesi değiştirilirken, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kâbe'yi mübârek gözleriile görerek, kıblenin cihetini tâyin eyledi. Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) namazkıldığı yer, minber ile Hücre-i Seâdet arasında olup, minbere daha yakındır. Haccâc'ın Medîne-imünevvereye gönderdiği mıshaf, büyük bir sandık içinde olduğundan, bu sandık, bu yerinönündeki direğin sağ tarafına konulmuştu. Buraya ilk mihrâbı Ömer bin Abdülazîz koymuştur.(Eyyûb Sabri Paşa)Fıkıh âlimlerimiz (rahimehümullahü teâlâ) hac vazifesini yaptıktan sonra, Medîne-imünevvereye gelerek Mescid-i Şerîf'te namaz kılarlardı. Sonra Ravda-i Mutahhera ile minber-imünîri ve Arş-ı a'lâdan efdal olan Kabr-i şerîfi, sonra oturdukları, yürüd ükleri, dayandıklarıyerleri, vahy geldiği zaman dayandıkları direği ve mescid yapılırken ve tâmir edilirken çalışanve para vermekle şereflenen Eshâb-ı kirâmın ve Tâbiînin (radıyallahü teâlâ anhüm ecmâîn)geçtikleri yerleri ziyâret ederler, görmekle bereketlenirlerdi. Onlardan sonra gelen âlimler,sâlihler de, hacdan sonra Medîne'ye gelirler, fıkıh âlimlerimiz gibi yaparlardı. Bugüne kadarhacılar da, bunun için Medîne-i münevverede ziyâret yapmaktadırlar. (M. Sıddîk Gümüş)
İslami Terimler Sözlüğü

NA'T-I ŞERÎF

(İslami Terimler Sözlüğü) :
Peygamberleri ve din büyüklerini öven şiirler. Daha çok Peygamber efendimiz Muhammedaleyhisselâm için söylenir.Yûnus Emre'nin yazdığı bir na't-ı şerîf:Canım kurbân olsun senin yoluna,Adı güzel, kendi güzel Muhammed.Gel şefâat eyle kemter kuluna,Adı güzel, kendi güzel Muhammed.Mü'min olanların çoktur cefâsı,Âhirette olur zevk ü sefâsı,On sekiz bin âlemin Mustafâ'sı,Adı güzel, kendi güzel Muhammed.Yedi kat gökleri seyrân eyleyen,Kürsî'nin üstünde cevlân eyleyen,Mi'râc'da, ümmetin Hakk'dan dileyen,Adı güzel, kendi güzel Muhammed.Yûnus ne'yler iki cihânı sensüzSen hak peygambersin şeksüz şüphesiz,Sana uymayanlar gider îmânsız,Adı güzel kendi güzel Muhammed.
İslami Terimler Sözlüğü

SAKAL-I ŞERÎF

(İslami Terimler Sözlüğü) :
Peygamber efendimizin mübârek sakal-ı şerîfi. (Bkz. Lihye-i Şerîf)Peygamber efendimizin mübârek saçları ve sakal-ı şerîfinin kılı çok kıvırcık ve çok düzdeğil, yaratılışta ondüle idi. Mübârek saçları uzundu. Önceleri kâkül bırakırdı, sonradan ikiyeayırır oldu. Mübârek saçlarını bâzan uzatır, bâzan da keser, kısal tırdı. Saç ve sakal-ı şerîfiniboyamazdı. Vefât ettiği zamanda, saç ve sakalında ak kıl, yirmiden az idi. Mübârek bıyığınıkırkardı. Bıyıklarının uzunluğu ve şekli mübârek kaşları kadar idi. Emrinde husûsî berberlerivardı. (İmâm-ı Kastalânî)
İslami Terimler Sözlüğü

ŞEMÂİL-İ ŞERÎFE

(İslami Terimler Sözlüğü) :
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin mübârek ahlâk ve âdetleri.Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin şemâil-i şerîfelerini Eshâb-ı kirâmdan Ebû Saîd-iHudrî şöyle anlatmıştır: "Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, hayvana ot verirdi. Deveyibağlardı. Evini süpürürdü. Koyunun sütünü sağardı. Ayakkabısının s öküğünü dikerdi.Çamaşırını yamardı. Hizmetçisi ile birlikte yerdi. Hizmetçisi el değirmeni çekerken yorulunca,ona yardım ederdi. Pazardan satın aldığı şeyleri torba içinde eve getirirdi. Fakirle, zenginle,büyükle, küçükle karşılaşınca, önce selâm verirdi. Bunlarla müsâfeha etmek için, mübârek eliniönce uzatırdı. Köleyi, efendiyi, beyi, siyahı ve beyazı bir tutardı. Her kim olursa olsun, çağrılanyere giderdi. Önüne konulan şeyi; az olsa da, hafif, aşağı görmezdi. Akşamdan sabaha vesabahtan akşama yemek bırakmazdı. Güzel huylu idi. İyilik etmesini severdi. Herkesle iyigeçinirdi. Güler yüzlü, tatlı sözlü idi. Söylerken gülmezdi. Üzüntülü görünürdü. Fakat, çatıkkaşlı değildi. Aşağı gönüllü idi. Fakat, alçak tabîatli değildi. Heybetli id i. Yâni saygı ve korkuhâsıl ederdi. Fakat kaba değildi. Nâzik idi. Cömerd idi. Fakat isrâf etmez, faydasız yere bir şeyvermezdi. Herkese acırdı. Mübârek başı hep önüne eğikti. Kimseden bir şey beklemezdi.Saâdet, huzûr isteyen O'nun gibi olmalıdır." (İmâm-ı Gazâlî)
İslami Terimler Sözlüğü

ŞERÎF

(İslami Terimler Sözlüğü) :
Şerefli. Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem kızı hazret-i Fâtımâ'nınoğullarından hazret-i Hasen'in neslinden (soyundan) gelenler.Hazret-i Fâtımâ ile kıyâmete kadar olan çocukları Ehl-i beyttirler. Bunları sevmek kalb,beden ve mal ile yardım, hürmet etmek; îmân ile ölmeye sebeb olur. Sûriye'nin Hama şehrindehazret-i Hüseyn'in soyundan gelen seyyidler için mahkeme vardı. Mısır 'daki Abbâsî halîfesizamânında hazret-i Hasen'in evlâdına şerîf ismi verilerek beyaz sarık sarmaları, hazret-iHüseyn'in evlâdına seyyid ismi verilerek yeşil sarık sarmaları uygun görüldü. Bu mübâreksülâleden doğan çocuklar iki şâhid ile hâkim huzûrunda kayd ve tescîl edilirdi. Bumahkemeleri, Tanzîmât Fermânını yayınlayarak, Osmanlı Devleti'nin çöküşünü hazırlayan,İngilizlerin sâdık dostu Mustafa Reşîd Paşa kaldırdı. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)Beyt-ül-mâlden (devlet hazînesinden) hakkı olan fakirler, zekât me'murları, âlimler,muallimler, vâizler, din dersi öğrenen talebeler, borçlular, Ehl-i beyt-i nebevî yâni seyyidler veşerîfler, askerler, beyt-ül-mâl parası ellerine geçerse, hakları k adar almaları câizdir. (İbn-iÂbidîn)