ÜBÜVVET


"ÜBÜVVET" Die Ergebnisse der Suche nach dem Wort

 Ottomane - Türkisch Wörterbuch

MÜHR-Ü NÜBÜVVET

( Ottomane - Türkisch Wörterbuch) :
Peygamberlik mühürü. Peygamberimiz Hz. Muhammedin (A.S.M.) iki omuzu arasındaki (sırtındaki) peygamberlik işareti.
 Ottomane - Türkisch Wörterbuch

NÜBÜVVET

( Ottomane - Türkisch Wörterbuch) :
(Nebi. den) Peygamberlik, nebi olmak, nebilik. Allah'ın (C.C.) emriyle vazifeli olarak insanları doğru yola çağırmak. (Bak: Muhammed (A.S.M.) - Resül)(.... Hem mâdem nev-i beşerde Nübüvvet vardır. Ve yüzbinler zât -Nübüvvet dâva edip mu'cize gösterenler - gelip geçmişler. Elbette umumun fevkinde bir kat'iyyet ile Nübüvvet-i Ahmediye (A.S.M.) sabittir. Çünkü İsa (A.S.) ve Musa (A.S.) gibi umum resüllere nebi dedirten ve risâletlerine medar olan delâil ve evsâf ve vazifeler ve ümmetlerine karşı muameleler, Resül-i Ekrem'de (A.S.M.) daha ekmel, daha câmi bir surette mevcuddur... M.)(Enbiya-yı Sâlifinde nübüvvete medar ve esas tutulan noktalar ve onların ümmetleriyle olan muâmeleleri hakkında yalnız zaman ve mekânın tesiriyle bazı hususat müstesnâ olmak şartiyle yapılacak tam bir teftiş ve kontrol neticesinde Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmda daha ekmel, daha yüksek bulunmakta olduğu tahakkuk eder. Binaenaleyh nübüvvet mertebesine nâil olanların hey'et-i mecmuası mu'cizeleriyle vesair ahvalleriyle, lisan-ı hal ve kal ile nev-i beşerin sinni kemâle geldiğinde Üstad-ül beşer ünvânını taşıyan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sıdk-ı nübüvvetine ilân-ı şehadet etmişlerdir. O Hazret de (A.S.M.) bütün mu'cizeleriyle Saniin vücub ve vahdetini nurlu bir bürhan olarak âleme ilân etmiştir. O Zat'ın (A.S.M.) ahvâl ve harekâtı birer birer yani tek tek O'nun sıdk ve hakkaniyetini gösterirse hey'et-i mecmuası O'nun sıdk-ı nübüvvetine öyle bir delil olur ki; şeytanları bile tasdike mecbur eder.İ.İ.)(Bil ki nev-i beşerde nübüvvet, beşerdeki hayır ve kemâlâtın fezlekesi ve esasıdır. Din-i hak saadetin fihristesidir. İman bir hüsn-ü münezzeh ve mücerreddir. Madem şu âlemde parlak bir hüsün, geniş ve yüksek bir feyiz, zâhir bir hak, fâik bir kemâl görünüyor. Bilbedâhe hak ve hakikat, Nübüvvet içindedir ve nebiler elindedir. Dalâlet, şer ve hasâret, onun muhâlifindedir... M.N.)
 Ottomane - Türkisch Wörterbuch

NÜBÜVVET DA'VA ETMEK

( Ottomane - Türkisch Wörterbuch) :
Peygamber olduğunu bildirip doğruluğunu isbat için deliller göstermek, peygamberliğini ileri sürmek.
 Ottomane - Türkisch Wörterbuch

NÜBÜVVET-PENAH

( Ottomane - Türkisch Wörterbuch) :
Peygamber, nebi. Nübüvvet kendisine istinad eden zât.
 Ottomane - Türkisch Wörterbuch

ŞEFAKAT-I ÜBÜVVET

( Ottomane - Türkisch Wörterbuch) :
Babalık şefkati.