ÂHİRE


Results for "ÂHİRE"

Ottoman - Turkish Dictionary

İFRAC-ÜL BÂHİRE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Geminin kıyıdan veya iskeleden açılması.
Ottoman - Turkish Dictionary

İMAN-I BİL-ÂHİRET

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Âhirete, öldükten sonra dirileceğine, haşir ve neşre, Cennet ve Cehennem'e inanmak.(Evet, subutî bir emri ihbar etmenin kolaylığı ve inkâr ve nefyetmenin gayet müşkül olduğu bu temsilden görülür. Şöyle ki:Biri dese: Süt konserveleri olan gayet hârika bir bahçe, küre-i arz üzerinde vardır. Diğeri dese: Yoktur. İsbat eden, yalnız onun yerini veyahut bazı meyvelerini göstermekle kolayca dâvasını isbat eder. İnkâr eden adam, nefyini isbat etmek için küre-i arzı bütün görmek ve göstermekle dâvasını isbat edebilir. Aynen öyle de: Cennet'i ihbar edenler yüzbinler tereşşuhâtını, meyvelerini, asârını gösterdiklerinden kat'-ı nazar, iki şâhid-i sâdıkın sübutuna şehadetleri kâfi gelirken; onu inkâr eden, hadsiz bir kâinatı ve hadsiz ebedî zamanı temaşa etmek ve görmek ve eledikten sonra inkârını isbat edebilir; ademini gösterebilir. S.)
Ottoman - Turkish Dictionary

KURUN-U ÂHİRE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Son asırlar. İstanbul'un Fatih Sultan Mehmed tarafından zaptedildiğinden sonraki zaman. Hicri 857, Mi. 1453 yılından sonraki devir.
Ottoman - Turkish Dictionary

MEDAYİH-İ BÂHİRE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Çok açıktan birisini veya bir şeyi övmek, medhetmek.
Ottoman - Turkish Dictionary

NAHİRE

(Ottoman - Turkish Dictionary) :
Ayın birinci günü. * Ayın son gecesi.